Yazmayalı çok oldu. Bir süredir çok koşuşturuyorum, giderek alışkanlığa dönüşüyor. Öyle ki dursam sanki garip olacak, bir şeyler yanlış gidecek.
Kendim bildim bileli ekinoksları ve gün dönümlerini ayrı sevdim. Dünyanın da tamamen kendine ait dört günü olması çok güzel bir şey.
Bir çok sembolizmi doğurmuştur bu günlerin varlığı. İlkbahar ekinoksu ile yaşamın uyanması, yeni başlangıçlar, tohumun atılması ve ilk çiçeğin açışı. Tözün kalpte hissedilmesi ve giderek gelen güç hissi. Akabinde gelen yaz gündönümü ile en uzun gündüzün yaşanması; büyüme, parlama ve her şey tüm ışıltısıyla ortada. Güneş parlıyor ve her şey yolunda. Ancak en uzun gündüzten sonra geceler uzamaya başlar. Ne kadar unutmak istesek de...
Derken hasadın toplanma vakti gelir, meyveler olgunlaşmış ve tüm birikimlerimiz bizi çağırmaktadır adeta. Ekinlerimizi toplarken daha güçlü ve güvende hissederiz, kimi zaman belki de biraz tekdüze. Tarlayı çekip çevirmek disiplin ve emek ister, ve sürekli bitmek bilmeyen bir tekrar. Ancak sonunda en çok sahip olmamız gereken şükür duygusudur.
Tekrar dengeye gelir ışık ve karanlık bir ekinoks sonrasında. Işığın ve karanlığın bitmeyen döngüsü nihai bir dengeye ulaşmıştır kısa süreliğine. Her ne kadar geçici olsa da huzur verir insana ve yeni bir yolculuk için tekrar saatler işlemeye başlar.
Aydınlık yeryüzünden eteğini çekmeye, karanlık çökmeye ve soğuk kaplamaya başlar her tarafı. İşte bu dönem kendine dönmek için en uygun zamandır aslında. Yanındaki hasat ve aklındaki bilgiyle düşünme vaktidir her şeyi.
Ve nihayet en uzun gece gelir, öyle ki bitmeyecek gibidir. Oysa ki şafağın söküşüyle ışıklar yeniden yükselişini kutlamaya başlayacak ve yeni bir hikaye başlayacaktır kış gün dönümü sonrası.
Sonsuza dek sürecek bir öyküdür ebedi dengenin hikayesi, ancak doğası her zaman devr-i daim üzerine kurulu. Kazanmak ve kaybetmek, yükselmek ve düşmek, yaşamak ve ölmek...
En karanlığın içinde her zaman bir aydınlık, en yanlış görünenin içinde dahi bir hakikat yatar.
Su akar yolunu bulur, bazen hiç anlayamadığımız olaylar bizi aslında ulaşmamız yere götüren kervanlar olur.
Çünkü âşk her şeyi yener.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder