10 bölümü yavaş tempoyla izleyerek üç günde bitirdim. Hızlı tempoda kesin bir günde biterdi. O kadar akıcı ve güzel geldi.
Dizinin adı Marco Polo ancak tüm hikaye karakterin ana ekseninde dönmüyor, bu kesinlikle bir artı. Arada kalp kırsa da hizmetine girmek istediğim Kubilay Han başta olmak üzere Yüz Göz (Hundred Eyes) gibi müthiş bir reis shifu, Sidao gibi müthiş ve felsefik bir kötü, Byamba gibi saf bir delikanlı ve Topal Yusuf gibi karmaşık gerçekten iyi çalışılmış karakterler izliyoruz.
Çok hoşuma giden diğer bir detay da üstad Yüz Göz tarafından eğitilse de klasik dövüş filmlerindeki gibi Marco Polo'nun bir aylık hızlandırılmış Kung-Fu kursu sonunda hocasını dövememesiydi. Adamlar hayatlarını vermiş bu işe olur mu öyle? Nitekim Sidao'yla kapışınca da hemen cortladı. Olması gereken de bu.
Ufak bir rolde The Matrix Reloaded ve Revolutions tanıdığımız Seraph'ı (Collin Chou) görmek güzeldi. Gene de Sidao tarafından hemen harcanmasına biraz bozuldum.
Dizinin benim için en ilginç karakterlerinden biri kendini idealleri için feda eden Kubilay Han'ın baş veziri Topal Yusuf'tu. Yanında sinsi sinsi takılan şerefsiz hazine bakanı Ahmet'in foyası çıkmadığından yeni sezonda neler yapacağını hep beraber göreceğiz.
Bunun dışında Kubilay Han'ın sürekli mızmızlayan kompleksli oğlu (son dakikada akıllanır gibi oldu neyse) Jingim Ido'nun aynısı değil de ne?
Atlar, kılıçlar, savaşlar ve yine savaşlar ilgi alanınızdaysa bu diziyi kaçırmayın derim. Özellikle bozkır sahnelerinde insanın oralara gidesi dağ bayır koşturası geliyor, bir şekilde kan çekiyor demek ki.
Sevenleri için de son olarak Altan Urag'ın müthiş parçası Ijii Mongol'u da ekleyelim:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder