27 Ağustos 2012 Pazartesi
Lazer Göz Ameliyatı
Bu konuyu merak eden bir kaç arkadaşım oldu, bu sebepten ötürü İtü Sözlük'teki yazımı burada paylaşmak istedim.
Operasyonu İstanbul Cerrahi Hastanesi`nin baş hakimi Sinan Göker yönetiyor. bu işi Türkiye getiren ilk kişiymiş kendisi. Ama esasen tetkikten operasyon sürecine kadar başka bir doktorla muhattap oluyorsunuz. (sanırım 4 uzman var) son olarak Göker bakıyor, ameliyatı yapıyor, bu da yaklaşık on dakika sürüyor.
Eğer lens kullanıyorsanız randevu almadan önce on gün lens takmayın ve öyle randevu alın. O zaman direk tetkikten sonraki gün operasyon geçirip net görmeye başlayabilirsiniz. (Yoksa on gün ileriye randevu alacaksınız haliyle)
Numara en az iki yıldır sabit olmalı en başta.
Sanırım limit miyopta 20 derece. Doktorun dediğini aynen yazayım: "Operasyonda göz kaybı riski yok. Numaranın 0 ile 0.50'ye gerileme ihtimali % 95, 1.00'e düşme ihtimali % 5. Eğer kornea yeterince kalınsa ikinci bir ameliyatla 1.00'i düzeltme ihtimali de % 90. Operasyondan önce bir belgede de ikinci bir ameliyat gerekli olursa bunu ücretsiz karşılayacaklarını taahhüt ediyorlar.
İlk gün kontroller yapılıyor. Önce hemşireler tarafından bir sürü acayip cihaz ile gözün haritası çıkarılıyor. Sonra dört uzman doktordan biri (en sık muhattap olunacak kişi) gerekli göz testlerini yapıyor. En az on damla damlatıldığı için gözbebekleri kocaman oluyor ve ortada demon ile junkie kırması bir tiple geziyorsunuz. Yakını görmeme durumu bir kaç saat sürüyor.
Eğer uzun süre lens kullanmışsanız gözyaşı kanallarına mikroskobik büyüklükte silikon bir aparat yerleştiriliyor. Amaç operasyon sonrası gözün daha nemli kalmasını sağlamak. Uzun süre lens kullanan kişilerde göz içi kuruluğu sık görülüyor ve bu da operasyon sonrası için iyi değil.
Aparatı anestezisiz hemen doktor takıyor. Bir acı hissiyatı olmuyor. İki gün kadar gözyaşı kanalı kısmında çok hafif bir kaşınma hissi oluyor ama sonra bu his bitiyor. Ayrıca aparat altı ay sonra kendi kendine yok oluyor.
En son Sinan Göker'e gidip onayı da alıp bir de ameliyatı için ertesi gün saat belirlendikten sonra eve gitme vakti geliyor.
Ertesi gün hastaneye gidince doktor son bir muayene yapıyor, göz içindeki aparatlara bakıyor. Sonra Diazem veriliyor bir adet, kişiyi rahatlatmak için. Bekleme odasında hastalar mevcut, kıkırdayanlar, kopanlar oluyor hatta. Sanırım toplu bir kafa ortamı söz konusu, içerideyken deli halayına kalkma hissiyle dolmadım değil.
Bir süre daha birinci tekil şahıstan gideyim: Diazemi yuttum, bir saate yakın bekledim. (Bekleme işi sanırım İstanbul Cerrahi'nin tek büyük eksisi) o sıra ilaçları almak üzere babam gitti geldi. Ortamda hem ağır bir gerginlik mevcut hem de kafayı kırma hissiyatı. (benle beraber beş hasta vardı.)
Ve vakit geldi. İlk hastaydım, mavi zımbırtıları ayağıma geçirdim. Gözlüğümü aldılar, ailemle vedalaştım. dünya bulandı (numara çok büyük) ve tek başıma koridorda kafamda başka bir mavi ameliyat zımbırtısıyla Şener Şen`'in ölmez eseri "Terk edildim terk edildim"i söylemeye başladım. (Artık Allahım kör et beni`yi söylemenin bir anlamı yoktu.)
İçeri aldılar beni. Doktor geldi. Arkadan Terminatör'ün müziği girdi zihnimde. Kahraman köpek Beethoven edasıyla yazıyorum ama o andan sonra hafiften bir gerginlik başladı.
Tepemde X-Files'tan fırlamış ışıklı bir düzenek mevcuttu. tek yapacağım şey ortaya bakmak, yeşil ışığa. Ufolara bir nevi. Her an karnıma uzaylı cenini yerleştirecekler diye düşünmemek elde değil o sırada.
Işığa bakıyoruz, bir şeyler oluyor, sonra gözü açık tutmak için acayip bir zımbırtı koyuyorlar (dışarıdan görüntüsü sevimsiz ama kimin umrunda) sonra gene ışıklar. Ardından vakum denilen bir mevzu gerçekleşiyor. Tek kısa süreli acı burada mevcut, abartılacak bir şey değil. Gerginlik oluyor haliyle. ama zaten ne olduğunu anlamadan olay gerçekleşiyor. Ardından korneada kapakçık açılıyor, lazerin sesi duyuluyor, göz yıkanıyor, gene lazer sesi, gene göz yıkanıyor ve bitti. (Taş çatlasa beş dakika sürüyor bu süreç)
Diğer göz için aynı dizeyi tekrar söylüyoruz hep beraber.
Ve bitti. Kalk. Gözü aç. "Aaa görüyorum!" Biraz Matrixvari bir sis efekti var ama eşşek gibi görüyorum kardeşim. Her bir şey net. Bir tane Robocop'tan fırlamış ,kocaman koruyucu gözlük veriyorlar. (Işığa şiddetli hassasiyet oluşuyor, bilhassa açık renkli ise göz) Üç tane göz damlası elimde her tabelayı okumaya çalışarak eve dönüyorum ama yolda hafiften gözlerim sulanma başlıyor.
Eve gelince yapılması gereken tek bir şey mevcut: Göz kapalı dinlenmek. İlk önce biraz ağrı oluyor. Ama ilk kısa uykumdan sonra ağrı da kalmıyor. Sonra gelsin antiseptikli damlalar. Gece de gözlüğü hiç çıkarmadan onla uyudum.
Sabah gözlüğü çıkardığımda ayna gibi net görüyordum. Aynı gün kontrole gittim. Üç damladan ikisini bir hafta diğerini bir ay kullanmak gerekiyor. Ama gerisi zaten kimin umrunda, yıllar sonra hiç birşey kullanmadan net görmenin hissi paha biçilemez.
Gözdeki mikro kesiğin gerçekten iyileşme süresi altı ay. Bu altı ay sonunda bir kontrol daha var. En önemli konulardan biri de altı ay boyunca gözü kesinlikle hunharca ovuşturmamak ve hep dikkatli davranmak. Bir ay göz makyajı yasak. İki hafta havuz, deniz yasak. Bir ay da solaryum, sauna yasak. Hiçbiri katlanılmaz şeyler değil.
Doktorun dediğine göre (ki gittiğimde epey net görüyordum) net gördükten sonra gözün kötüleşmesi durumu söz konusu değil, bilakis daha iyileşmesi de mümkün. Bu da pek süper tabii.
Ücret kısmını buraya yazmayacağım ama pek de mütevazi bir ücret değil. Gene de göz gibi çok önemli bir konuda sanıyorum ki değer.
Bu operasyon 22 Mayıs 2007'de gerçekleşti. Beş yıldan fazla olmuş ve hiçbir sıkıntım olmadı. Sadece geçen sene yoğun baş ağrılarımla birlikte görme bozukluğu yaşadığımda gözlerimin numarasının ilerlediğine dair ciddi bir paranoyam oluşmuştu, kontrole gittiğimde hala numaranın ilk günkü gibi olduğunu görüp rahatladım. Meğer sorun baş ağrısındanmış, o da ilaçla geçiyor zaten.
Özetle eğer numaranız yüksekse, lens ve gözlük kullanmaktan bıktıysanız hiç düşünmeyin ve bu operasyonu yaptırın derim. Beş yıldır hiçbir sorun yaşamadan net görüyorum ve ne lenslerimi ne de gözlüğümü tekrar görmek istiyorum.
Yıllarca karşınızdaki duvarda asılı yazılı yazıları puslu görürken her sabah ayna gibi görmenin hissi gerçekten tarif edilemez.
Bilgi için:
http://www.istanbulcerrahi.com/goz-sagligi-merkezi-giris.asp
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder