Eğlenceli, beni kolay kolay sıkmayan bir konu: Anketler. Arada bu tür yazılara da yer vermek istiyorum, açılışı da en beylik konuya verelim: Aşk.
Sıralama yapmakla uğraşamayacağım, karışık sırayla işte beyaz perdedeki unutulmaz çiftler.
THE FOUNTAIN - IZZY CREO & TOM CREO
Elbette en sevdiğim filmimin unutulmaz ikilisi ilk sırayı alacak. Benim için yapılmış en güzel aşk filmi. Ölümsüzlüğün arayışında üç ayrı zamanda geçen bir aşk öyküsü. Üç farklı son, ancak hissiyat hep aynı; hangi zaman ve yerde olursa olsun.
Muhteşem görsellik, muhteşem soundtrack ve muhteşem mitolojik detaylarıyla sanıyorum bu filmin hep benim için ayrı bir yeri olacak. Bu ikiliyi en güzel anlatan parça kesinlikle filmin soundtrackinden The Last Man.
"Together we will live forever"
Bazen bu tür anketlerde Wallace & Prenses Isabelle yazısını görüyorum yazıyı hazırlayana kafa göz dalasım geliyor. Filmin çekirdeğini oluşturan öykü zaten Murron ve William Wallace'ın aşkı. Sırf çocuklukta geçen Wallace'ın babasının cenazesinde Murron'un ona bir devedikeni verdiği sahne dünyanın en güzel "aşk" sahnesi olabilir. Filme sonradan salça olan prensesi karıştırmak neden?
Bu ikiliyi en güzel anlatan parça tartışmasız A Gift of A Thistle. Bir de az önce bahsettiğim sahneyi buradan izleyebilirsiniz. Hadi meşhur final sahnesinin linki de burada, iyi hislenmeler.
"Every man dies, not every man really lives"
Ve evet ikonik bir çiftle karşı karşıyayız. Eski serinin en güzel "şeylerinden" biri de tabii ki bu ikili. Harrison Ford'un müthiş serseri karizması ile Carrie Fisher'ın tatlı cazgırlığı üç film boyunca tüm SW fanlarını gülümsetmiştir elbette. İkilinin hazır cevaplıkları ve burnundan kıl aldırmamaları olsun, meşhur "I know"lar olsun yerleri başka. Sırf atışmalarının bile sonrasında çekilen bir çok "didişken çiftli romantik film"e ilham verdiği kesin.
O zaman size bir adet "I know", bir adet de Han Solo Princess Leia Love Theme verelim.
- I love you
- I know
Sıradaki çiftimiz Bella Swan ve Edward Cullen... Şaka, şaka sakin olun.
STARDUST - YVAINE & TRISTAN THORN
Nail Gaiman'ın en sevdiğim romanlarından biri. Gerçek bir peri masalı. Tristan Thorn'un aşık olduğu ve bunu ispatlaması için ona bir yıldız getireceği Victoria için çıktığı yolculukta Yvainne ile tanışması, ve... Yıldızlar parlar biliyorsunuz. Görelim, nasıl oluyormuş.
Kitabını okuması çok güzeldi, filmde de Claire Danes çok duru bir Yvainne olmayı başarmıştı bence, ayrıca IIan Eshkeri'nin yaptığı harika müzikler de cabası. Soundtrackinde en iyi parçalardan biri The Shooting Star.
"What do stars do? Shine!"
Wall-E'yi izlerken bazen filmin tatlılığından infilak edecek gibi hissediyordum, içimden kalpler çıkacaktı. Özellikle de minik robotumuzun gözleri mahsun mahsun olduğunda resmen bir garip oluyordum. Bir çok aşk filminden daha tatlı ve saf gelmiştir bu ikilinin hikayesi. Eve başta biraz soğuk bir hava çizse de gelin olarak kendini kabul ettiriyor. Muhtemelen Wall-E'yi yakından görsem mıncırmaya çalışırken bir kaç devresini kırardım.
Şu sahnenin güzelliğine bakın o halde.
"Ev-ah!"
THE GETAWAY - CAROL MCCOY & DOY MCCOY
Biraz da tabii beyaz perdenin arıza çiftlerine değinelim. Tüm karizması ve belalı havasıyla Doy McCoy yani Steve McQueen ve sadık eşi Carol McCoy; Ali MacGraw, "Partners in crime" stilinin en çarpıcı örneklerinden biri. Nice Mr & Mrs Smith türevi filme ilham olmuş bir yapım. Son derece tansiyonlu bir hayatı ve de karşılıklı ilişkileri olan bu çiftin en meşhur sahnesi muhtemelen araba önündeki tartışma anı. Aynı filmi sonrasında Kim Bassinger ve Alec Baldwin tekrar çekmişti. Filmin elbette ilk versiyonu daha başarılı olsa da meşhur araba sahnesinin yeni hali bence daha "denk", daha çarpıcı. (İlk filmde Ali MacGraw daha pasif durumdayken, o sahnede Kim Bassinger'ın attığı okkalı tokadın da etkisi büyük tabii bunda)
Buyrun bu 1972 versiyonu bu da 1994, bakalım siz hangisini beğeneceksiniz.
"Punch it, baby!"
X-MEN THE LAST STAND - JEAN GREY & WOLVERINE
Tamam filmin uyarlama açısından sayısız problemi var ama bana Marvel geekliği yapmayın, kendim yeterince yapıyorum zaten. The Last Stand'de çarpıcı bir ikiliydiler. Haşin delikanlı Wolverine ile çift kişilikli Jean Grey'in hikayesi pek etkileyicidir, keza finali de. Tabii Jean Grey Phoenix'e dönüşmüşken ve her şeyi yok ederken tek yok edemediği şey Logan'ın pantolonuydu yoksa adamantium kemikler falan açılıyordu çatır çatır. Ayrıca Wolverine'in iyileşme özelliği var ama o kadar hızlı değil, bir de... (Yapmayın dediğiniz şeyi kendim yaptım işte görüyorsunuz) Zaten Cyclops'tan pek haz etmediğim için desteklediğim bir çift, Jean'i gene diriltsinler gene izleyelim bu ikiliyi.
Final sahnesini içeren güzel bir video bulamadım ama ikili için yapılmış ve arka planda hikayeye de pek uyan bir parçayla kombinlenmiş bir fan clip var, buyrunuz. (Parça Evanescence - Lithium)
"Save me"
CASABLANCA - ILSA LUND & RICK BLANE
Bir başka ikonik çift. Humphrey Bogart'ın canlandırdığı Rick Blane karakteri ilerleyen zamanda "antikahraman" rollerinin oluşması ve yaygınlaşmasında bir köşe taşı oldu. Karşımızda dünyanın en güzel sigara içen adamı yani Bogart ve buğulu bakışlarıyla Ingrid Bergman. Victor Lazslo'yu canlandıran Paul Henreid'i de unutmamak gerekli. Hakkında sayısız şey yazılmış finali olsun, Rick ile Ilsa'nın yıllar sonra karşılaştıkları ilk sahne olsun n kere daha izleyip bıkılmayacak bir klasik. Eh, filmden unutulmaz bir sahneyi de paylaşalım o zaman.
"Here's looking at you, kid"
DİLA HANIM - DİLA HANIM & KARADAĞLI RIZA
Sırf final sahnesi ile bile yeri ayrı bir film. Elbette bir de insanın içine işleyen müziğiyle. Çocukken ilk izlediğimden beri finalini ne zaman görsem hatta müziğini duysam tüylerim diken diken olur. Türkan Şoray ile Kadir İnanır'ın bence birbirlerine en yakıştıkları ve ikisinin de fiziken en güzel göründüğü film de budur. Her şeye inat aşklarını göğüslerini gere gere ortaya koyup ölüme bile razı olmalarıyla, unutulmaz bir son; unutulmaz bir trajedi. O sahneyi de buradan izleyelim o halde.
"Çal!"
ROCKY - ADRIAN & ROCKY BALBOA
Rocky'i de "Adriaannnn"ını da anmadan olmaz elbette. Resmen seyirci ile birlikte yaşayan, yaşlanan ve değişen bir ikili oldu Balboa çifti. Yoksulluktan dünya çapında başarı ve şöhret, kayıplar, ayrılık derken ikiliyi uzun yıllar izledik. Madem öyle, safi bir romantik sahne yerine Rocky IV'de Apollo Creed'in ölümü sonrası Rocky'nin Lamborghinisi ile yola çıkıp geçmişi hatırladığı meşhur sahneyi izleyelim; Robert Tepper - No Easy Way Out eşliğinde.
"I guess what I'm trying to say is, if I can change, and you can change, everybody can change"
BATTLESTAR GALACTICA - KARA THRACE & LEE ADAMA
İlk 10 örnekte hep sinemadan gittim ama bu ikiliyi de yazmazsam olmaz. Battlestar Galactica'nın dengesiz ve çılgın hatunu Kara Thrace ile daha sakin görünen ama bence daha az problemli olmayan Lee Adama'nın tüm sezonlarda üçüncü, dördüncü, beşinci şahıslarla devam eden ama kopmadan iniş çıkışlarla ilerleyen ilişkisi bu listede yer almayı hak ediyor. Öykünün unutulmaz finaliyle bence her daim hatırlanacak bir çift, nam-ı diğer Starbuck ve Apollo.
Özellikle de Kara'nın "kazığı" sonrasında başka insanlara gitmelerinden çok uzun süre sonra birbirleriyle "özlem giderdikleri" meşhur kavga sahnesini de unutmamak gerekir. Youtube'da maalesef tam bir video yok ama en azından sahnenin son kısmını buradan izleyebilirsiniz. Bahsettiğim bölüm S03E9 "Unfinished Business", bence BSG'nin en iyi bölümlerinden beri. Dizinin belki en "aksiyonsuz" bölümü ama gerek Kara-Lee ilişkisinin flashbacklerle anlatışı, gerek bir yandan filodaki diğer insanların kapatılmamış defterlerini tekrar açması, ve aşk tanımını bir insanın ağzını burnunu kırdıktan sonra çok özledim diyerek sarılmak olarak veren çarpıcı bir bölüm. Kavga sahnesinde de çalan parça Bear McCreary - Violence & Variations.
"I missed you"
"I missed you, too"
Aklıma gelen ve sıkılmadan yazabildiğim ikililer bunlar oldu. Tabii bu satırları yazarken en bir o kadar daha çift gözümün önüne geliyor ama bu gecelik benden bu kadar, bir daha da bu konuya döner miyim bilmiyorum. Ayrıca fark ettim ki yazdığım filmler hep eski tarihli, uzun süredir çarpıcı bir aşk filmi ya da aşık ikili izlemediğimi de böylece fark etmiş oldum. Son olarak bir de konuyla (aşk meşk vs) alakalı kapanış jeneriği müziği koyalım: (Aslında konu bahane oldu sabahtan beri kafamda dönüyor parça)
Huzurlarınızda, Michael Jackson - In The Closet.
Stardust +1
YanıtlaSilİsim güzel bir defa, Yvaine.
Kara...hof...zavallım. Kendi bile ne olduğunun farkında değildi onca zaman. Ne çileymiş arkadaş.
favorilerim kim sen zaten biliyorsun da, tüylerim tiken tiken oldu dila hanım da, nasıl işlemişler içimize.. bi de halk için watchlist yapsana gözünü seveyim, arada kaçırdığımız filmler varsa yakalayalım sayende (:
YanıtlaSilBak o aklımda hakikaten canım benim, yapacağım en kısa zamanda :) Dila Hanım hakikaten ayrı bir şey, sanırım çocukluktan gelen bir etki insanın için bir garip oluyor. Sırf uzun bir yazıyı bir ara Unfinished Business incelemesi için ayırıcam bu arada kararlıyım :)
YanıtlaSil