En sevdiğim uzak doğu filmlerinden biri. Ya da bizzat kendisi mi emin olamadım.
"Kılıçlı filmler" diye son derece kütük bir şekilde kategorize edeceğim bu tür filmleri kendimce ikiye ayırıyorum: a) Epik ve sürreal estetik kılıçlı filmler b) Epik ve gerçekçi kılıçlı filmler c) Epiği mepiği takmayan allah ne verdiyse giren kılıçlı filmler d) Konusuz kılıçlı filmler
İkiye ayıramıyormuşum. Neyse.
Sonuçta Hero yani Ying Xiong a kategorisinde bir film benim için. Crouching tiger hidden dragon, House of the flying daggers aynı klasmanda. Başka örneklerini de izledim ancak hem filmin müthiş renkleri, çekimleri, oyunculuklar, sinematografi, o şiir gibi dövüşler ve de Tan Dun'un muhteşem müzikleri birleşince bambaşka bir şey ortaya çıkıyor.
Elbette filmi bu kadar sevmemde pek hayranı olduğum Jet Li'nin başrolde olmasının da büyük etkisi var. Kendisinin en karizma göründüğü film bu olabilir, emin değilim biraz daha düşünmem lazım. Ama müthiş bir "Nameless" olmuştu kendisi.
Diğer oyuncular: Donnie Yen üstad az ama öz görünüyor. Sky rolünde, mızrak ustası. Sırf Jet Li ile o chess courtta hem zihinsel hem de fiziksel düelloları n kere izlenebilir. Arkadaki müthiş müziğin de etkisi büyük. (parçanın adı: In the chess court)
Tony Leung, Broken Sword. hikayedeki en bilge, en etkileyici karakter. İmparatorla olan dövüşünden, sevdiceği uçan karla olan diyalog ve düelloları ayrı güzel. Şahsen en çok yeşilleri ona yakıştırmıştım. Kılıç ustalığı hakkında konuştuğu sahne "Tian Xia"'yı anlatması pek bir etkilemişti beni.
Maggie Cheung, Flying Snow. Karizmanın bedenlenmiş hali. Filmin sonunda pek kızdırsa da çok da kızamıyorum. Özellikle Moon yani Ziyi Zhang ile ormanda karşılaştığı sahne pek etkileyicidir. Renkler; doğa, kırmızı, kadın.
Soundtrackine göz atarsak "In the chess court" dışında, "Spirit fight", "For the world" ve en favorim "Love in distance"ı tavsiye edebilirim.
Her rengin farklı bir "gerçekliği" temsil etmesi, renklerin anlamları, hatta mumların ışığının hareketiyle bile bir çok detay barındırıyor. Filmi "gerçekçi" değil, "abartı" diye bulanların güney kore underground kısa film festivaline katılmalarını tavsiye ediyorum. Epikten bahsediyoruz, adamlar hala "bu insanlar nasıl uçuyor" diye soruyor.
Bu büyük gizemi aydınlatmak gerekirse, inanmazsınız ama aslında ip var ip, uçmuyor adamlar gerçekten, Atilla Taş da şıp diye çözmüştü zamanında bu müthiş gerçeği.
Özetle, muhteşem bir film; canım çekti gene izleyeyim bu aralar.
En sevdigim uzakdogu filmidir Hero, aklima getirdigin iyi oldu. Tekrar seyretmenin vakti gelmis geciyor bile. Bu filmi herhangi bir kaliba da sokmamak lazim aslinda. Bastan sona goz kamastirici oldugunu dusundugumden, onyargisiz seyredip de begenmeyen cikacagina da inanamiyorum. Hem ne varmis agaclarin ustunden atlayip havada suzuluyorlarsa :) Sadece mantikli-mumkun seyleri konu alirsa film seyretmeye ne gerek kalir ki? Pencereden disari bakariz olur biter.
YanıtlaSil