23 Eylül 2012 Pazar

Abiye Peşinde

Bu Eylül katılmam gereken iki düğün ve bir nikah töreni olunca; ve bu satırların sahibinin de giyim kuşama pek düşkün olmasından mütevellit bitmek bilmeyen bir abiye arayışı başladı.

Özellikle de esas gündem pek sevgili patimin düğünü olunca bu arayış tek yüzüğü bulmaktan zor hale geldi. (Bu konunun zorlaşmasının elbise arayıcısının kişiliği ile hiçbir alakası yoktur, tabii tabii)

Filmi geri saralım, aslında bu organizasyonların tarihleri çok önceden belli olmasına karşın "Ramazanda fiyatlar daha hesaplı olur", "Haftaya bakarım", "Önce cylonlar gelsin öyle araştırırım" vb çeşitli düşünce bulutları sonucunda bu ay tatilden döndükten sonra giysileri aramaya başladım. Malumunuz öyle elde bol bol zaman olunca istenen adrenalin yaşanmıyor,  yumurta ile kapı arasındaki mesafe minimuma inmedikten sonra tadı mı çıkar hiç?


İlk olarak evime de yakın olması sebebiyle Bakırköy'e gittim. Saatler süren aramalar sonucunda yaptığım en önemli gözlem abiye modasının yaklaşık 20 yıldan fazladır değişmediğini farketmek oldu. Seren Serengil ve Harika Avcı'ya saygı kuşağı kapsamında transparan tüllü simli garip elbiseler, avize büyüklüğünde taşlar, pullar, kat kat garip kumaşlar; rüyalarda buluşuruz bu şarkıyla mı kavuşuruz??

Aslında Coca Cola'nın formülünü aramıyordum ama genel ürün yelpazelerine bakınca işler zorlaşıyordu. Taş ve pulsuz, sade, güzel kumaşlı, mümkünse eski dönem havalı; çok şey mi istiyorum moda tanrısı?

Bir adet nikah için kısa, bir adet düğün için uzun mottosu ile sahaya çıkmıştım. Bakırköyde umutlar tükenmiş ve artık süslüm püklüm dönüşe geçmişken girdiğim son dükkanda nikah kıyafetimi buldum. Bunu bulmamda pay sahibinin erkek arkadaşım olması da ayrı bir konu. Aynı giysinin uzununu beğenmemesi ve balık kesim eteği çok gereksiz bulması sonucunda son girdiğim dükkanda Inception yaşayıp gerçekten o giysinin kısasını bulup pek de beğenmem üzerine dakika 90, abiyeye karşı ilk golümü atmış bulunuyorum. Mağazanın ismi Kamer, Bakırköy Postane'yi geçip yukarıya doğru (Tren yoluna gider gibi) yürüyorsunuz, yolun sağ tarafında bulunuyor.


Filmin karanlık kısmını hızlı geçelim. Çeşitli merkezlerdeki turlar başarısızlıkla sonuçlandıktan sonra Kadıköy kartını oynamaya karar verdim.

İnanılmaz ama büyük bir kahramanlıkla erkek arkadaşım Opera-Onur Çarşısına benimle gelmeyi kabul etti. Bir parantez açmak gerekirse burası Boğa'ya yakın, Bahariye caddesinin üzerinde; hemen yanında Starbucks var. Büyük bir pasajın içinde n sayıda abiye mağazası mevcut.

Evden çıkarken kendisinin son derece primitif bir şekilde Kadıköy-Abiye diye Google'da arama yapması sonucunda bir mağaza ismi gördüm ve modellerini beğendim. Çarşıda da aynı ismi görünce kafamda şimşekler çaktı ve bir değil iki kıyafet birden alındı!

Bahsettiğim yer Tebi Giyim, çarşıya girdikten sonra bir kat çıkıp yarım tur atıyorsunuz.

Bu da siteleri: http://www.abiyekadikoy.com/

Dönem giysilerini andıran elbiselerin yanı sıra abartılı olmayan şık giysiler mevcut dükkanlarında. Uzun süre bir elbise seçemeyen ben ilk başta üç elbise arasında kaldım. Sonra bir kampanya olduğu için iki tane aldım ve böylece 2013 yılında abiye aramamayı garantilemiş oldum. (Umarım)

Bu mağazada klasik çizgiden daha farklı kıyafetler bulabilirsiniz, bunu garanti edebilirim. Elbiselerimden biri daha cafcaflı esasen böyle az da olsa kabarık etekli bir şey giymeyi düşünemezdim ama epey bir motive edildim; ve esasen pek de hoşuma gitti. Diğeri ise tam kafamda olan "Yunan stili" bir elbiseydi. Bu cumartesi hangisine giyeceğime henüz karar vermedim, hala düşünüyorum.

Daha tüm resimleri toparlayamadım ama düğünden sonra konuyla ilgili eklemeler yapacağım. Son olarak ilk mağazada istediğinizi bulabildiğiniz keyifli alışverişler dilerim. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder