8 Mayıs 2013 Çarşamba

Oblivion

Film serisine devam ediyoruz. Yılın ilk yarısı itibariyle bilimkurguya hasret kalmıştım. Oblivion resmen pası attı.

Gözlemlediğim kadarıyla başrolde Tom Cruise olunca seyircide ön yargı oluşuyor. Uzun süredir Scientology muhabbeti yapmamasından da plasenta yeme muhabbetleri vb tarikat konularının kariyerine ne kadar zarar verdiğini görmek mümkün.


Ancak tarikatının müthiş kaynaklarından mıdır makyaj hilesi midir, kendisiyle ilgili en önemli konu açık bence: Bu adam yaşlanmıyor! Hakan Peker bile botoksla suratı dağıttı Tom Cruise meşaleyi taşımaya devam ediyor.

Filme geri dönersek bu sene içinde gösterime girecek Elysium gibi post-apocalyptic bir dünya ile karşı karşıyayız. Bu tarzın moda olması temennim, her daim pek sevdiğim bir konsept olmuştur.

Hikayenin ters köşeleri son derece başarılı, efektler ve yaratılan atmosfer de keza. Bir dakika bile sıkılmadan filmi takip ediyorsunuz.


Yaratıcıyı yok etme teması Oblivion'da da işlenmiş. Sonu klişe olsa da dediğim gibi yarattığı ikilemler ve twistler son derece hoş. Spoiler vermemek adına bahsetmeyeceğim, güzel sahneler gerçekten.

Bunun dışında Morgan Freeman da ölümsüzlüğünü ilan etmiş durumda, ufak bir rolle güzel iş kotarıyor. Game of Thrones'un Jamie Lannister'ı Nikolaj Coster Waldau da yan bir rolde, aksiyon filmlerine de gider bu adam cevheri kullansınlar. :)


Oluşturulan araçlar, fütüristik atmosfer hepsi harika. Geçenlerde Matrix serisini izlediğimde efektler ne kadar yavan geldi... On küsur sene önce ağzımızın suları akarak izlediğimiz devrimsel film bile şu anki görselliğe kıyasla eksik kalıyor. Film hala güzel, Matrix bilmemkaçıncı kez çalışmaya devam ediyor o ayrı.

Bilimkurgu seviyorsanız, ofisten sıkıldım biraz dünyanın sonuna gideyim diyorsanız izleyin, pişman olmazsınız.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder