29 Mayıs 2013 Çarşamba

Fifty Shades of Grey

Dayanamıyorum yazacağım. Son zamanlarda okuduğum en kötü "şey".

Issız adamın erotik hali bu esasen. Baş karakter Christian Grey de çok gizemli, yakışıklı, kimseye bağlanamıyor, rafine zevkleri var, piyano çalıyor geceleri, gözler dolu dolu, bir yandan hiçbir şeyi takmıyor ama aslında özünde çok hüzünlü falan filan. Ama Ana ile aynı yatakta uyuyor -Issız Adam da çarşafları değiştirmemişti- aslında his duyuyor ondan ötürü çok romantik aslında. Öf.

Kitabın yarısına geldiğimde gerçekten sıkıldım. Kalanını resmen scanleyerek okudum. Aslında son derece sıradan bir kız olan Ana'nın güzel, zengin, sosyal arkadaşı Kate'i sollayıp Christian'ı etkilemesi falan buram buram umut tacirliği.


Ana çok masum bu arada ama "aşkından" sayısız hediyeler, jetlerde sürpriz seyahatler falan adamın kölesi oluyor. Tamamen duygusal. Eminim kendisi berber çırağı olsa Christian'ı aynı coşkuyla severdi.

Belki daha küçük olsaydım Christian Grey karakteri çekici gelebilirdi ama yıllardır o kadar çok böyle karakter ve ilişki gördük ki sayısız yerde hakikaten iç kıymaktan başka bir işe yaramadı. Ama şunu anlıyorum ki Issız Adam işi evrensel, yoksa bu kadar sıkıcı ve sürekli tekrarlar içeren bir kitabın -dudak ısırma işinde artık cidden tiklenesim geldi bir süre sonra- bu kadar satması başka türlü açıklanamaz.

Adamın adı bile Grey ya, of tamam çok grisin karmaşıksın büyük deden bile soyadından geleceği hesaplamış. Ayrıca bu adam sürekli kıza mail atarken nasıl çalışıyor o koskoca holdingi yönetiyor o da ayrı bir konu.

Bu arada kitap aslında Twilight'ın bir fan fiction'ı iken bu hale dönmüş bir de üzerine bestseller olmuş. Esasen beyaz dizi kitaplarının "modern" versiyonu dışında bir şey değil. Filmi de çekilecekmiş, Anlamazdın'ı ödünç mü versek soundtrack'i için?

Özetle ben ettim siz etmeyin, hatta iki tane de devam kitabı varmış; işim olmaz.

1 yorum: