4 Haziran 2012 Pazartesi

Game of Thrones // Sezon Finali

Ve geldik bu sezonun sonuna. On bölüm o kadar az ki, hele böyle bir finalden sonra neredeyse bir sene beklemek gerçekten zor olacak.

Son bölümün adı Valar Morghulis'di. Valyria dilinde (Valyria eskiden bir felaket sonucunda yok olan büyük bir imparatorluk, yani ASOIAF evreninin Atlantis'i) anlamı "All men must die", yani "Her canlı ölmeli". Bu cümle karşımıza Arya Stark, Jagen H'ghar ile vedalaşırken çıkıyor. (Aklıma Valar deyince Silmarillion, Morghulis deyince Morgoth geliyor şahsen; acaba R. R. Martin'in de gelmiş midir diye sordum şahsen)


Tamam detaylara dalmayayım daha fazla, konuya dönmek gerekirse:

Tyrion Lannister'a gerçekten üzüldüm. Sen şehri kurtar, gerçek kahraman ol, yüzün de yarılsın; sonra izbe bir odada çürümeye terkedil ve tüm alkışları ibiş yeğeninle gaddar baban toplasın. Shea tavırlarıyla çok delikanlıydı ama ben o kadında bir tekinsizlik seziyorum, neden bilmem. Sibel Kekilli'ye de bravo, gerçekten güzel oynuyor rolünü. Ayrıca Tywin Lannister'ın Joffrey'nin huzuruna çıkmadan atının saraya pislemesi süper bir detaydı.


Ve Cersei; öf yani Kaynana Semra senin yanında Rahibe Teresa kalır. Tamam ibiş oğlunun güçlü kalması için savaşıyorsun da yan yan Sansa'ya göz süzmeler nedir ya. Sansa Stark'ı bir gıdım sevmem ama umarım bir gün karşısında Hürrem'in eline geçmiş Mahidevran'a dönersin Cersei. (Bak gün olur devran döner diye kelime oyunu bile yapılır bundan, tamam tamam susuyorum) Ayrıca Baelish Sansa'ya "Annen kardeşim gibiydi" martavalı çekiyor ama umarım kızı da kötü yola düşürmez.


Eski Anne Boleyn yeni Margaery Tyrell; Natalie Dormer kraliçeleri ve prensesleri al aşağı edip kraliçe olmaya alışmışa benziyor. Joffreysi ile kendisine mutluluklar diliyorum.

Stannis Baratheon kızıl cadı Melisandre'ye "Şimdi tanrın nerede?" diye çok güzel atar yapıyordu ama kadın akıllı; gene iki üç "kralım, aslanım, yiğidim" çekerek durumu kurtardı. Eh, tipik erkek davranışı.


Theon Greyjoy'un en coşkulu anında kafasına sopa inmesiyle kahkaha attım; müthiş bir sahneydi. Kendince delikanlılık yapmaya, Mel Gibson havalı bir savaş öncesi gaza getirme konuşması şakımaya çalışıyordu ama olmadı; hiç de acıyamayacağım kendisine, Joffrey muadili ibiş. Starkların emektarının ölümü de dramatikti.

Stark çocukları beyinleriyle düşünmekten vazgeçmiş gibi, kan akışı güneye yönelmiş. Jon Snow; girdi yabanilerin arasına. Kızıl saçlı Pocahontas'ıyla neler yaşayacak bakalım. Robb Stark da yabancı kızla evlendi, sözün atıldığı Freyler nasıl bir tepki verecek göreceğiz. (Nedense kendimi anne Starkla "peh peh" diye ateş başında oturup gelin çekiştiren yaşlı teyze gibi hissettim şimdi)


Ve Jagen H'ghar'ın müthiş özelliği olan yüz değiştirme ile karşılaştık. Sinir oldum. Kendisini canlandıran oyuncuyu pek seviyordum, yenisine alışması zaman alacak. Arya'nın da gelecekte yolu kesişecektir muhtemelen kendisiyle; neticede Arya'nın da gitmek istediği yol aynı.


Gelelim bölüm özel ödülüne: Tabii ki Daenerys "Khaleesi" Targeryen. Son bölümlerde iyice "Ben tekim taam mı?" diyen tikicanlara dönmüştü; bu bölüm kendine geldi. Sonunda ejderhaları da ejder olalı bir av tuttu. (Bilgi: Dracarys, Valyrian dilinde ateş püskürtmek için verilen komut) Anoreksik kılıklı büyücüyü pek güzel yaktı miniğim. Daxos'a da iyi oldu.

Khal Drogo'yu tekrar görmek pek güzeldi, ikisinin sahnesinde çok duygulandım şahsen. Aşk dediğin böyle olur.


Son olarak bölüm sonu canavarı olarak koskocaman bir White Walker ordusu görmek pek etkileyiciydi. Walking Dead'den fırlamış gibiydi ekip. Tüm Nightwatch camiasına şimdiden kolay gelsin diyorum.


İlk sezon kadar olağanüstü bir ikinci sezon izlemedik gibi gelebilir. Ama şahsen ben bu sezonu da çok sevdim. Peki ya kesti mi? Elbette hayır. Umarım üçüncü sezon on beş bölüm falan olur da biraz daha en azından doymuş oluruz.

Tıpkı altyazıları çeviren "Eşekherif"in dediği gibi: Nisan 2013'te görüşmek üzere. (10 ay var daha meh)

2 yorum:

  1. Khal Drogo yu elinde bebişle görünce benim gibi ağlayan var mıdır acaba :) Şahsen şu dakika bana o ilüzyonu yap hayatta çıkmam o çadırdan 1000 yıl rahat yaşarım :) Web den Joffrey nin normal hayattaki bir fotoğrafını gördüm, dizide ölse hiç üzülmeyeceğim hatta şiddetle destekleyeceğim karakterin sahibi sıradan hatta sevimli bir velet görünümündeydi şaşırdım :) Bence finalin en etkileyici anlarından biri khalesi nin dostu bildiği hizmetçisini pis şişkoyla basması ve ikisini dizideki en iğrenç ölümlerden birine terk etmesiydi.. Jagen başkan da o gül yüzünü Karayip korsanların da Johnny nin babasını oynayan adamınkiyle değiştirdi ya söyleyecek laf bulamıyorum :) Sevgiler..

    YanıtlaSil
  2. O sahne de benim de gözüm doldu, hatta dolmaktan biraz fazlası olmuş olabilir yalnız değilsin kesinlikle :))

    Jagen'ın gidişine daha doğrusu tipinin değişmesine cidden gıcık oldum, pek güzel bir insandı umarım geri getirirler. Alışmıştım :) (Ayrıca Johnny'nin babası yorumuna katılıyorum hahaha süper benzetme) Teşekkür ederim yorum için, sevgiler :)

    YanıtlaSil