25 Nisan 2012 Çarşamba

Warrior

Hazır uzun bir süre sonra yazma şevki gelmişken, son zamanlarda izleyip pek beğendiğim bir filmi paylaşmak istedim.

Warrior; 2011 yapımı başrollerini eski kurtlardan Nick Nolte, son zamanların en parlak isimlerinden Tom Hardy ve Joel Edgerton'un paylaştığı bir "dövüş" draması.


Rocky serisinden etkilenenler muhtemelen bu filmi sevecektir diye tahmin ediyorum. Ancak bir ufak farkla, film boyunca normalde Rocky'nin rakibini dövmesini heyecanla beklerken bu filmde kimin kimi dövmesini istediğinize karar vermeniz pek kolay olmayacak. Filmin en güzel yönlerinden biri de bu duygu zaten.

Yazıyı okuyup filmi izlemeyi düşünenler olabileceğinden filmin tadını kaçırmadan kısa detaylar vermeye çalışacağım.

Nick Nolte yani Paddy Conlon alkolik eski bir antrenör, ve kendisi ile görüşmeyi reddeden iki oğlu var. Biri Tommy (Tom Hardy), diğeri ise Brendan (Joel Edgerton). Tommy daha problemli, soğuk ve serseri bir portre çizerken, Brendan karısı ve çocuğu olan, sorumluluk sahibi bir öğretmen. İki kardeş de dövüş konusunda inanılmaz yetenekli, ve ikisinin de para kazanmak için önemli gerekçeleri var.


Kader, force ya da ne derseniz deyin onun da cilvesiyle bu iki kardeş en büyük MMA (Mixed Martial Arts) turnuvası olan UFC'de (Ultimate Fight Championship) yarışmak üzere karşı karşıya geliyorlar. Ödül muazzam: Tam 5.000.000 dolar. Peki bu ödülü kim alacak?

İki karakterimizin film ilerledikçe geçmişleri ile ilgili çarpıcı detaylar belirirken resmen bir sağa bir sola kayan bir ibre ile kimi zaman daha asi "kötü çocuk" kardeş Tommy'e, kimi zaman ise daha duygusal görünen "iyi çocuk" kardeş Brendan'a kendinizi daha yakın hissediyorsunuz. Ancak senaristler dengeyi o kadar iyi ayarlamış ki ibre biraz sağa gitse kısa bir süre sonra sola kaymış oluyor.


Pek tabii Nick Nolte'u unutmayalım. Gerçekten çok başarılı bir oyunculuk sergiliyor film boyunca. Hatta kendisinin rol aldığı bazı sahnelerde duygulanmak mümkün. Özellikle de finaldeki gülümsemesi filmdeki en güzel detaylardan biriydi.

Bir kenara yazın, Kaptan Ahab; Moby Dick.


Ve dövüş sahneleri. Final dövüşlerinde çok güzel sahneler mevcut; drama olsun, etkileyici olsun deyip bu kısım aceleye getirilmemiş. MMA epey haşin bir stil; çataçut tam anlamıyla "Allah ne verdiyse girme" metodunu da yer yer izlemek mümkün. Street Fighter'ı hatırlatan bazı hareketleri de dövüşlerde görebilirsiniz. (Şahsen Zangief'in kulaklarını çınlattığım oldu) Ayrıca kardeşlerin dövüşleri sırasında da gayet kendinizi sevinir, üzülür, maç izleme psikolojisinde bulabilirsiniz. (Mesela şimdi aklıma Ivan Drago'nun dayak yemesi geldi)


Bir parantez; Tom Hardy, her geçen gün yıldızı biraz daha yükseliyor. Christopher Nolan'ın keşfi diyebiliriz aslında kendisi için. Inception'da oynadıktan sonra bir diğer güçlü yapım Tinker Tailor Soldier Spy'da rol aldı ve asıl bombayı bu senenin en çok beklenen filmlerinden biri olan The Dark Knight Rises'ta filmin kötü adamı Bane'i oynayarak patlatacak gibi duruyor. (Hatırlatalım, tekrar bir Nolan yapımı) Batman efsanesinin en karanlık sahnelerinden birine imzasını atacağını düşünürsek, sonucu ben de merakla bekliyorum.


Filmi izlerken diğer kardeşi nereden tanıyorum ben diye içten içe tepindikten sonra baktım ki kendisini King Arthur'da izlemişiz, bir de Revenge of the Sith'in sonunda Owen Lars olarak. (A New Hope geçiş sahnesi)

Hem vurdu kırdı, hem de drama seviyorsanız kesinlikle kaçırmayın derim. Babaların da memnuniyetle izleyebileceği bir film olduğu kesin. Anneler de izlesin ayrıca, ne güzel işte.


Son olarak bu da filmin fragmanı:



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder