1 Mayıs 2012 Salı

Game of Thrones // 2. Sezon

Game of Thrones'ta ikinci sezonun ortasına gelmişken (maalesef) kısaca bir diziyi değerlendirmek istedim. Haliyle S02E05 dahil olmak üzere pek çok spoiler içeren bir yazı olacak, şayet ki izlemediyseniz uzaklaşmanız için iyi bir fırsat.


Hikaye bir çok yerden ilerliyor. Ancak şu kesin ki son beş bölümün adı tartışmasız Tyrion Lannister'dı. Peter Dinklage geçen sezon olduğu gibi bu sezon da şovunu sürdürüyor. Tyrion'un olduğu her sahnede kimi zaman ettiği tehditler, kimi zaman alaycı yorumlarını izlemek çok zevkli. Bu sezon da Joffrey'e bir tane çaksa içim soğuyacak. Hazır üstüne gelmişken, Led Zeppelin ile Joffrey'e atılan tokadın birleşip kusursuz hale geldiği bir videoyu paylaşmak isterim: (Şarkıya özel sempatim var, ve ilk davul girişiyle ilk tokat müthiş uyumlu)



Evet "iyi" insan lafın üstüne geldi, ne diyorduk: Joffrey. Özellikle 4. bölümde yaptığı iğrençlik şu ana kadarki portfolyosunda en berbat şeylerden biriydi. Arya'da da hiç kafa yok dünya barışı peşinde, söylesene o katil elemana hemen ismini; herkes kurtulsun.

Kardeşler çekişmesine dönersek Renly iyi çocuktu esasen, ama demir tahtı ele geçirebilecek bir mizaç sergilemedi. Ancak kraliçesi Littlefinger'a yaptığı konuşmalarda gözünün yükseklerde olduğunu gösterdi. Gene de 5. bölümün başında Renly'nin ölümü fazla hızlı, fazla beklenmedikti. Gene de merak etmiyor değilim kızıl cadı Melisandre doğurduğu gölgeyi neden başta Joffrey olmak üzere herkesin üzerine salıp işini hızlı bitirmiyor. (Haliyle bir kontrol ya da mana mevzusu vardır olayda)


Yeni sezondaki bir başka çarpıcı karakter Melisandre. Kızıl saçlı, dominant ve pek Yoko Ono tavırlı bu kadın diğer bir Baratheon olan Stannis'in yanında yer alıyor. Işığın tanrısı diye bir kültün rahibesi ve Stannis ve çevresini de bu dinle etki altına almış durumda. Doğum sahnesi gerçekten çok iğrençti. (Adını söylediler de unuttum, Black Smoke ile iblis karşımı bir şey doğurdu işte) Çok sevimsiz buldum kendisini, Stannis'de de bir sevimsizlik var, ikisi de gg olurlarsa üzülmem.


Sevdiğim karakterlere geçelim, Khaleesi yani Daenerys Targeryen çöllerdeki acılı yolculuğuna Qarth şehrinde mola vermişe benziyor. Ejderhalarına bayılıyorum, özellikle de son bölümde eti nefesiyle pişirip yiyeni ben yiyecektim. Petshoplarda  "Game of Thrones ejderi gelmiştir" yazısını bekliyorum, herhalde yavru kedilerle de iyi anlaşırlar.

Qarth kapılarındaki tavrı ile Daenerys gene gönüllerin Khaleesisi olduğunu gösterdi, ancak kendisini himayesine alan siyahi arkadaşın haliyle bunu çıkar için yapacağı belliydi. (Hem güzel bir kadın, yanında demir taht daha ne yani) Bakalım reddedildiğini öğrenince ne olacak?


Jon Snow ve gözcüler kuzeyde duvarın arkasındaki gergin yolculuklarını sürdürüyorlar. Sapığından savaşçısına duvar ötesinde son derece acımasız ve garip bir dünya var. Adı pek geçen Akgezenleri görecek miyiz merak ediyorum.

Cersei Lannister günahım kadar sevmediğim bir karakter ama Littlefinger'a verdiği "Power is power" ayarı herhalde dizideki en karizmatik anlardan biriydi. Daha çok başı ağrır Joffreysi ile, hala neden Tyrion'a atar yapıyor anlamıyorum. İşte o sahne:


Bunun dışında Renly'e gönülden bağlı savaşçı kadın Brianne ile Catelyn Stark'ın bağlılık sahnesi çok güzeldi. Düzgün bir karakter gibi görünüyor, sevdim.

Ve bir diğer ekibe bakalım: Arya Stark'ın kız olduğunu fark eden Tywin Lannister onu uşağı yapmıştı. Kimliği belli olacak mı bakalım? Bence olmaz. Charles Dance Tywin Lannister karakterini harika canlandırıyor, yolda görsem korkarım ceketimi iliklerim. Karizma kötü dedikleri bu olsa gerek.

Bu bölümün asıl ismi: Jagen H'gar. Yani Arya'nın kafesi açmalarına yardım edip hayatını kurtardığı üç isimden biri. Böylece kendisinin Arya'ya üç yaşam borcu oldu. Suikastçi gibi bir şey olduğunu sanıyorum. (Devamını okudum da ben de bilmiyormuşum gibi yazayım en güzeli) Değişik konuşma tarzı ve tavırlarıyla ben kendisini sevdim, yeni favori karakterlerden biri olacak gibi. Arya'da kafa yok ama, söylesene kızım işte Lannister ekibini komple, mis.


Son olarak Greyjoylar. Başta hain ibiş Theon Greyjoy olmak üzere hiçbirini sevmiyorum. Hadi diğerleri ekmeğinin peşinde ama ibiş Theon nedir yani. Neyse ki sürekli olarak başta babası ve kız kardeşi tarafından aşağılanması biraz telafi ediyor bu durumu.



Bölümler öyle akıcı, öyle hızlı geçiyor ki koskoca dizinin sadece on bölümde bitecek olması çok üzücü. Tabii bunda mükemmel detaylar ve bütçenin de büyük etkisi var ama özellikle ilk bölümü izlediğimde ve bittiğini fark ettiğimde şaşırmıştım. Zaten tüm bölümleri izlerken zamanının nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz.

Battlestar Galactica ve Fringe'den sonra en sevdiğim dizi olarak kalbimde yerini aldı. Umarım HBO sorun çıkarmaz ve seri bitene kadar tüm olayları izleriz.


1 yorum:

  1. BSG'nin altyapısı çok iyiydi. Sırf uzayda geçiyor diye izlemeyen çok kişi var, çok şey kaybediyorlar.

    Fringe de güzel fakat saçma sapan işler oluyor. Fringe işte zaten saçma sapan olacak denebilir de "yok artık hof" derecesine geliyor kimi zaman. Onun dışında izliyoruz. :)

    Game of Thrones'un bu sezonu hızlı bulmuşsun ama bana ve birkaç kişiye daha sorduğumda yavaş geldi. Spartacus sonrası savaş vs pek yok diye mi böyle düşündük yoksa hikayeye mi çok önem vermedik bilmiyorum.

    Savaşlar zaten... yavrum Stark kurt oluveriyor söylentiye göre veya kurdu salıyor, hart hurt iki ısırık, savaş bitiyor. Tabi beğenerek izliyoruz o başka. Ağır ilerlediğini düşünüyorum ama. Koskoca karakterin kafasını bir hamlede biz "yok ya, blöf blöf..." derken aldılar, ağzımız açık kaldı şimdi ıvır zıvır detaylarla zaman geçiriyorlarmış gibi.

    BSG'de de buna benzer bir şey yapmışlardı. Son bölüme doğru böyle savaş mavaş olmayan efekt içermeyen bütçeyi yormayacak şeyler vardı ki son bölümlere maks. para kalsın, hikayenin sonunda animasyon bolluğu savaş bolluğu olsun. Benzer durum mu bilmiyorum.

    YanıtlaSil