7 Mayıs 2012 Pazartesi

Fringe // S04E21 Brave New World


Fringe’in devam  kararı sonrasında halayları çektik, kutlamaları yaptık ve 21. Bölümün de bitişiyle Cuma günü merakla beklediğimiz sezon finalini izleyeceğiz.

Muhteşem S04E19 // Letters of Transit'ten sonra 20. Bölüm haliyle biraz daha durağan gelmişti, keza 21. Bölümün ortalarına kadar da aynı temposuzluk devam etti.


 Lost kızılı Rebecca Mader (Fizikçi Faraday'in aşık olduğu Charlotte Lewis karakterini canlandırıyordu) konuk oyuncu olduğu olayın hikayeyle çok da bir bağlantısı yok gibi dursa da muhtemelen bu olayın en temel amacı Olivia’nın giderek artan telekinetik güçlerini daha fazla kullanması için manipule etmekti diye düşünüyorum.


Ve vaka çözüldükten sonra bomba patladı: William Bell geri döndü! Yani Leonard  Nimoy. (Artık aklıma sadece histeri geçiren Sheldon geliyor bu ismi gördükçe)

Benim de açıkçası Sheldon’dan  pek bir farkım  yoktu David Robert Jones’un büyük patronu  ile konuşurken gördüğümüz sahnede. Sırtı dönükken sesi tanıdım,  “O mu?”, “O mu???”, “Dönsene öne!!!” diye tepinirken, adamımız ortaya çıktı ve Walter ile kafa tutacak kadar zekice planları yapabilecek tek insanın o olduğunu bir kere daha anladık.


 19. bölümde dönüşünün sinyalleri verilmişti, kehribarın içinde kendisini görmüştük. Ama ordan buradan okuduğum yazılarda Nimoy’un Fringe’e dönmeyeceğine dair pek çok şey söyleniyordu. Bana da bilgisayarla kehribarın içine konmuş gibi geldi. Bu haberler zamanında sürprizi bozmamak için kasıtlı mı çıkarılmıştı bilmiyordum ama okuduklarımdan ötürü kendisinin dönüşü benim için şaşırtıcı oldu.

Ve tabii haliyle bir sürü soru da aklıma takıldı. Öncelikle Bell, bizim evrende diğer tarafa geçmiş sonrasında da Olivia Dunham’ın (Sanırım onun kaçması içindi ama emin de değilim) kendi evrenine dönmesi için kendini enerjiye dönüştürmüştü. Şimdiki versiyonda ise kanserden öldüğü söyleniyor. Sorum şu esasen, Peter’ın olmadığı zaman çizgisinde mi olaylar böyle gelişti, yoksa Bell diğer evrende de yaşıyor muydu, ben mi kaçırdım?


Neyse konu ne olursa olsun görünen o ki, big boss; esas kötü William Bell. Ama ben ısrarla kendisinin iki evreni yok edip kendine evren yaratacak bir tiran olmadığını düşünüyorum. Acaba esas amacı 2015’te dünyayı ele geçirecek Observerlar ile mi savaşmak diyeceğim ama adam o zaman neden bu kadar çok yıkım yaratıyor. Gene de esas kötü olarak hala kafamda oturtamıyorum kendisini.

“Bishop sacrifice” çok anlamlı bir tasvirdi ama feda edilen taş Walter Bishop değil David Robert Jones’un kendisi oldu. Ki bu olayda da amaç gene belli ki Olivia’nın psişik güçlerini ortaya çıkarmaktı.


Bir satır arası açalım, 19. Bölümde kehribarın içinde William Bell’i bulan Walter’ın kendisine çok kızgın olduğunu gördük. Bell’in elini kestikten sonra, “Olivia’ya çok kötü bir şey yaptığını” söylemişti. Muhtemelen Bell, Olivia’nın psişik yeteneklerini kullanarak bir şeyleri tetiklerken Olivia’ya zarar verecek ya da öldürecek. Ama şahsen Olivia’nın öleceğini hiç sanmıyorum.

Astrid vuruldu ama gelecekte sağ olduğunu gördük, bir şekilde iyileşecek demek ki.


 Beşinci sezon olursa –ki olacak- 19. Bölümde gördüğümüz 2036 düzlemiyle bağlantılı gideceği açıklanmıştı. Muhtemelen olaylar bir şekilde bu noktaya doğru ilerleyecek. Finalde 3 yıl sonra yazısı görüp Observer istilasını da görebiliriz.

Ayrıca September’ın her olasılıkta Olivia’nın öldüğünü gördüğünü söylediğini unutmayalım. Belki de kendi hayatını feda edip bunu engelleyecek ama muhtemelen Observer istilasını kimse durduramayacak. Belki de Bell’in planları da buna sebep vermiş olabilir.


Neyse çok da kahinlik taslamanın lüzumu yok, haftaya hep beraber büyük finali izleyeceğiz. Şahsen çok merak ediyorum, umarım diziye yakışır çarpıcılıkta bir son izleriz. Bir de sevdiğimiz karakterleri öldürüp gereksiz duygusallık yapmasınlar tabii.

2 yorum:

  1. Olivia telefonu yanıtlarken "Dunham" yerine 'Jedi' diyecek yakında, az kaldı. :) Robert Jones'a yaptıklarından keyif alsam da Spartacus'taki çemçük ağızlının sonu kadar eğlenceli olması mümkün değil.

    YanıtlaSil
  2. Good Cossitius'un ölümü unutulmaz bir an kolay kolay o kadar komik bir sahne gelmez sanıyorum, hatta Robert Jones'un ölümü o kadar şeyden sonra çok kısa sürdü gene yarısı gitti ama o iyiydi.

    YanıtlaSil